Niye Kuran-ı Kerim okumalıyız
...
Her dinin hatta her ideolojinin bir ana kitabı vardır. Yahudilerin Tevrat'ı, Hıristiyanların İncil'i, Komünist ideolojinin Das Kapital’i, Nasyonel Sosyalizmin Kavgam’ı nasıl onlarca en önemli kaynaksa Kuran da İslam’ın ana kitabıdır. İslam’ı öğrenmek anlamak isteyenin başvuracağı ilk ve en önemli bilgi kaynağıdır.
Kuran Allah tarafından sadece peygambere ve onun arkadaşlarına inmemiştir. O sadece müslümanlara da inmemiştir. Onun hitabı kafir-mümin bütün insanlaradır. İçinde ki De ki : Ey Kafirler, Ey İnsanlar, Ey Müminler hitaplarından da anlaşılacağı gibi muhatabı bütün insanlar ve insanlıktır.
Kuran sadece bir çağa inmiş değildir. Peygamberimizin son peygamber, Kur’anın da son kitap olduğu düşünülürse Kur’anın hitabı Peygamberimizden sonra kıyamete kadar bütün insanlığı içine alır. Bu sebeple biz Kur’anı sanki bugün bize vah yoluyormuş gibi okumalı, anlamalı ve uygulamaya çalışmalıyız. Kur’an bir kerede ve bir anda inmemiştir. İlk vahiyden başlayarak 23 senede parça parça ve birbirini takibeden ayet ve surelerle inmiştir. Kur’an “bir kere de indirilmeliydi” diyenler kâfirlerdir (gerçekleri örtenler). Bu tedrici iniş müminlerin ve toplumun değişiminin bir kere de veya bir gecede sağlanamayacağı gerçeğiyle ilgilidir.
İnsanlar ve toplumlar büyük değişimler için zamana ihtiyaç duymuşlardır. İnsanın ve toplumun inanç kültür değişimi bunu pratiğe geçirmesi, özümsemesi elbette bir günde olmaz. İnsan ve toplum aynen bir çocuğun bebeklikten başlayarak ergin bir insan haline gelmesi gibi yavaş yavaş ve süreç içinde öğrenerek değişir ve gelişir. Nasıl bir çocuk doğduğunda bir günde kendi kendine yürüyemez, yiyemez, koşamazsa insan ve toplumlarda bu öğrenme ve özümseme sürecini yaşamak zorundadır. Bu sebeple Kuran’ın vahyi Mümin insanları ve İslam toplumunu inşa ederken bir sıra ve süreç takip etmiştir. Bu süreçte Peygamberimiz, sahabesi (arkadaşları) eğitilmiş, İslam toplumu tedrici olarak inşa edilmiştir.
Kuran ayetlerinin ve surelerin iniş sırası bu gün elimizde olan Kur’anın sure sıralaması ile aynı değildir. Bugünkü sıralama sahabenin içtihadıdır. Kur’anın Surelerinin iniş sırası birçok islami kaynakta bulunabilir. Mademki Allah (C.C.) Peygamberini ve sahabesini bu sırada eğitmiştir. Bu eğitimde de bir hikmet olacağı doğaldır. İnsanın ve Toplumun yapısını en iyi bilen Yaratıcı onları yeni doğan bir çocuk safhasından ergin bir mümin ve ümmete ulaştırmanın sürecini de en iyi bilecek O dur.
Kur’anın önce inen ayetleri daha sonra inen ayetlerinde daha ayrıntılı bir şekilde açıklanmış ve örneklendirilmiştir. Kur’anın iniş sırasını bilmez veya göz önüne almazsanız önceki ayet ve surelerde inen kavram ve terimlerin daha sonraki ayetlerde nasıl açıklandığını anlayamazsınız. Kuran: Kıyame 75-19 ayetinde “onu açıklamak bize düşer” derken önceki surelerde geleni, daha sonraki ayet ve surelerde açıklayacağını taahhüt etmiştir. Bir örnek vermek gerekirse iniş sırasına göre 5. olan Fatiha Suresindeki “Sıratı Müstakim= Doğruyol kavramı Enam 151-154 daha kapsamlı olarak açıklanmıştır. Yine İniş sırasına göre 10. Sure olan Fecr suresinde 29,30 Ayette “kullarımın içine” “Rahmanın Kullarımın içine” deyimi olarak 25.Sure olan Furkan 63-74 ve Saffat 39-49 ayetlerinde açıklanmıştır.
Kur'an-ı Kerim'i Niçin Okumalıyız?
Allahu Teâlâ'yı seviyorsak; Onun dostlarına hitabı ve selâmı olan Yüce Kur'an-ı okumalıyız.
Sevgilisinden gelen bir mektubu açıp okumayan veya birisine okutup içindeki meramı anlamayan, ondaki kelamdan ve selamdan hiçbir zevk almayan kimsenin sevgisi ne kadar samimidir?
İlk âyeti "Oku!" emriyle başladığı ve okumadan anlaşılmadığı için Yüce Kur'an-ı okumalıyız.
Kendisini okuyacak dil, hikmetini düşünecek akıl, haberlerinden ibret alacak kalp ve hükümleriyle amel edecek vücut bize verildiği için Yüce Kur'an-ı okumalıyız.
Hz. Peygamber'in (s.a.v) : "Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'an'ı büsbütün terkettiler." (Furkan, 30.) şeklindeki şikâyetinden ve dünyada Kur'ansız, âhirette imansız kalma felâketinden kurtulmak için Yüce Kur'an'ı okumalıyız.
"Sizin en hayırlınız, Kur'an-ı Kerim'i öğrenen ve öğretendir." (Buhari, 5027; Ebû Dâvud, 1452.) hadisindeki şerefe ulaşmak için Yüce Kur'an'ı okumalıyız.
"Kalbinde Kur'an'dan bir şey bulunmayan kimse harap ev gibidir." hadisinin tehdidinden kurtulmak, kalbimizi, evimizi, beldemizi ve iş yerimizi mâmur etmek için Yüce Kur'an'ı okumalıyız.
"Kur'an'ı güzel okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkar meleklerle beraberdir." hadisinin müjdelediği gibi, meleklerle dost ve arkadaş olmak için Yüce Kur'an'ı okumalıyız.
Kur'an okumasını yeni öğreniyor ve okumada zorlanıyorsak, bunun zahmeti gibi rahmetinin de çok olduğunu bilerek Kur'an'ı okumalıyız.
Rasûlullah (a.s) Efendimizin: "Kur'an'ı okumak için gayret eden ve ancak kekeleyerek zorlukla okuyan kimseye iki kat sevap vardır." (Buhari, Tevhid, 52; Müslim, Müsâfirîn, 243.) müjdesinden cesaret alarak, zorlansak da, darlansak da Yüce Kur'an'ı okumalıyız.
Bütün hayatını Yüce Kur'an'ı tebliğ ve talimle geçiren Rahmet Peygamberimizin (s.a.v): "Kur'an'ı okumak ve onu hafızada tutmak için onunla çok meşgul olun. Vallahi öğrenilen Kur'an'ın unutulması, bağından hoşlanan bir devenin kaçmasından daha süratlidir." uyarısını dikkate alıp, her gün az da olsa Yüce Kur'an'ı okumalıyız.
Hiç değilse: "Kim bir gecede on âyet okursa, gafil kimselerden yazılmaz." (Hâkim, Müstedrek, l, 500.) hadisiyle amel etmeliyiz. Yoksa alnımıza gafil damgası vurulabilir. Yüce Mevlâ'mızın muradını anlamak için Hz. Kur'an'dan ve onu tefsir eden şerefli sünnetten başka bir yolumuz yoktur. Kur'an'ı yaşamak için yaratılmış bir Müslüman olarak Yüce Kur'an'ı okumalıyız.
Hiç değilse: "Kim bir gecede on ayet okursa, gafil kimselerden yazılmaz " (Hâkim, Müstedrek, l,500 ) hadisiyle amel etmeliyiz Yoksa alnımıza gafil damgası vurulabilir Yüce Mevlâ’mızın murâdını anlamak için Hz Kur'an'dan ve onu tefsir eden şerefli sünnetten başka bir yolumuz yoktur Kur'an'ı yasamak için yaratılmış bir Müslüman olarak Yüce Kur'an'ı okumalıyız Hükümlerini âlimlerden öğrensek de, mübarek lafızlarını biz okumalıyız
Kur'an-ı Hâkim’i başka bir dildeki mealinden okumak, faydalıdır, fakat bu meal Kur'an yerine geçmez. Meal ve tefsir Kur'an'ı anlamak içindir. Meal, dini yeni öğrenen kimseye tavsiye edilmez. Bu kimsenin önce, bütün ayetleri yeterince açıklayan kısa ve kolay bir tefsir okuması uygundur. Sadece mealden okunan ve anlaşılan şey ile amel etmek de sakıncalıdır.
"Sizin en hayırlınız, Kur'an-ı Kerim'i öğrenen ve öğretendir."